top of page

Unutulma Hakkı: Dijital Çağda Yeni Bir Sayfa Açma Hakkı

Güncelleme tarihi: 19 Mar

Unutulma Hakkı
UNUTULMA HAKKI

Unutulma Hakkının Doğuşu

İnternetin hayatımıza kalıcı olarak girmesiyle birlikte kişilik hakları ve özgürlükleri de önemli bir değişim geçirmiştir. Kişisel veri, özel hayatın gizliliği ve dijital mahremiyet gibi birçok yeni kavram günlük yaşamımıza girmiştir. Bu kavramlardan biri de “unutulma hakkı”dır. Unutulma hakkının temelleri ilk kez 2010 yılında İspanyol vatandaşı Mario Costeja González’in başvurusuyla atılmıştır. Mario Costeja González, geçmişte hakkında yayımlanan ve sosyal güvenlik borçları nedeniyle mülkünü satmak zorunda kaldığını belirten bir gazete haberinin Google arama sonuçlarından kaldırılmasını talep etmiştir.

Bu talep üzerine konu yargıya taşınmış ve Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) 2014 yılında emsal niteliğinde bir karar vermiştir. Karara göre; eğer bir kişiye ait veriler güncelliğini yitirmiş, eksik veya artık ilgisiz hale gelmişse ve ortada kamu yararı gibi özel bir neden yoksa, bu verilerin ve bunlara ilişkin arama motoru sonuçlarının silinmesi gerekmektedir. Bu karar sonucunda unutulma hakkı kavramı hukuk literatürüne resmen girmiş ve o tarihten sonra hem akademik çalışmalara hem de mahkeme kararlarına konu olmaya başlamıştır. Nitekim kararın hemen ardından Google, unutulma hakkı kapsamında gelen talepleri değerlendirmek üzere çevrimiçi bir başvuru formu oluşturarak bireylerin başvurularını kabul etmeye başlamıştır.

Unutulma Hakkının Tanımı ve Kapsamı

Unutulma hakkı özünde, kişisel verilerin korunması hakkına dayanır. Her iki hak da bireyin mahremiyetini korumayı ve kişisel verileri üzerinde kontrol sahibi olmasını amaçlar. Kişinin kendisine ait verilerin kullanımı ve paylaşımı konusunda söz sahibi olması gerektiği anlayışı, unutulma hakkının temelini oluşturur.

Hukuki metinlerde ve yargı kararlarında unutulma hakkı genellikle şöyle tanımlanmaktadır: Bir bireyin, geçmişte hukuka uygun şekilde yayımlanmış ve gerçeğe uygun olan bazı kişisel bilgilerinin, aradan belli bir süre geçtikten sonra internet ortamında kolayca erişilebilir olmaktan çıkarılmasını veya yeniden gündeme getirilmemesini talep etme hakkı. Başka bir deyişle, kişi belli bir zaman sonra artık kamusal önem taşımayan eski bilgilerin dijital ortamda “unutulmasını” isteyebilir.

Unutulma Hakkının Fonksiyonu

Unutulma hakkının en önemli işlevi, kişiye geçmişiyle arasına mesafe koyarak hayatında adeta “yeni bir sayfa açma” imkânı tanımasıdır. Bu hak sayesinde bireyler, geçmişte yaptıkları hataların veya yaşadıkları olumsuz olayların sonraki yaşamlarını olumsuz etkilemesini engelleyebilir. Kişi böylece geçmişi nedeniyle toplum nezdinde damgalanmaktan kurtulur ve geçmişin yol açabileceği sosyal zorluklardan korunur.

Örneğin, gençlik yıllarında adli bir olaya karışıp ceza almış bir kişinin, cezasını çektikten ve yıllar geçtikten sonra bile internette isminin hâlâ o olayla birlikte anılması kariyerini ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Unutulma hakkı sayesinde bu kişi, güncelliğini yitirmiş bu tür haberlerin arama sonuçlarından kaldırılmasını talep ederek hayatına temiz bir sayfa ile devam etme şansı bulur.

Mevzuatta Unutulma Hakkı

Unutulma hakkı kavramı, Türk hukukunda doğrudan isimlendirilmemiş olsa da kişisel verilerin korunmasına ilişkin mevzuatta bu hakkın kullanılmasına imkân tanıyan hükümler bulunmaktadır. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 4. maddesi, kişisel verilerin işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmesini; 7. maddesi ise şartları oluştuğunda kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini talep etme hakkını düzenlemektedir. Bu kanun hükümlerini desteklemek üzere, 28 Ekim 2017 tarihinde yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok Edilmesi Veya Anonim Hale Getirilmesi Hakkında Yönetmelik de kişisel verilerin gerektiğinde ortadan kaldırılmasına dair usul ve esasları belirlemiştir.

Mevzuat çerçevesinde, somut durumun özelliklerine göre kullanılabilecek çeşitli araçlar bulunmaktadır. Kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi, anonimleştirilmesi veya arama motoru dizininden çıkartılması (de-indexing) gibi yöntemler, unutulma hakkının fiilen uygulanmasını sağlayan başlıca mekanizmalardır. Bu araçlar sayesinde bireyler, dijital ortamda kendileriyle ilgili unutulmasını istedikleri içeriklere karşı hukuki korunma imkânı bulmaktadır.

Arama Motorları ve Unutulma Hakkı

Kişisel Verileri Koruma Kurulu (KVKK), 23 Haziran 2020 tarihli ve 2020/481 sayılı ilke kararında arama motorları bağlamında unutulma hakkını ele almıştır. Bu kararda özetle şu hususlar belirtilmiştir:

  • Arama motorlarında, kişilerin kendi adlarıyla arama yapıldığında çıkan sonuçların kaldırılmasını isteme hakkı “indeksten çıkarma” talebi olarak nitelendirilmiştir.

  • Arama motorları da bu bağlamda birer veri sorumlusu olarak kabul edilmiştir.

  • İlgili kişinin kendi adı ve soyadıyla arama yapıldığında çıkan sonuçların indeksten çıkarılması talebi değerlendirilirken, kişinin temel hak ve özgürlükleri ile kamunun bilgi edinme menfaati arasında bir denge testi yapılması gerektiği vurgulanmıştır. Bu dengelemede, Kurul kararının ekinde belirtilen bazı kriterlerin dikkate alınması önerilmiş, ancak her başvurunun somut olayın koşullarına göre ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.


Kararda ayrıca, indeksten çıkarma taleplerinin değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulacak bazı kriterler sıralanmıştır. Bu kriterlerden başlıcaları şöyledir:

  • Kişinin kamusal yaşamda rolü: İlgili kişi kamusal yaşamda önemli bir rol oynuyorsa, yapacağı unutulma hakkı başvurusunun kabul edilme olasılığı düşüktür (çünkü bu durumda kamunun bilgi edinme hakkı daha ağır basabilir).

  • Arama sonucunun bir çocukla ilgili olması: Arama sonuçlarının öznesi bir çocuk ise, çocuğun üstün yararı ilkesi gereği talebin kabul edilmesi daha olasıdır.

  • Bilginin doğruluğu: İçerikteki bilginin doğru olmaması veya yanıltıcı olması, unutulma hakkı talebinin kabul edilme ihtimalini yükseltir. Buna karşılık, bilginin doğru ve gerçeklere dayanması talebin kabul edilmesini zorlaştırır.

  • Bilginin özel hayat mı yoksa çalışma hayatı ile mi ilgili olduğu: Bilginin ilgili kişinin iş yaşamıyla ilgili olması, arama sonucunun kaldırılması talebinin kabul edilmesini zorlaştırabilir. Özel yaşama dair bilgiler ise bu yöndeki talebin kabul edilmesini kolaylaştıran bir unsurdur.

  • Bilginin hakaret veya iftira içerip içermemesi: Arama sonucundaki bilginin kişiye yönelik hakaret, onur kırıcı ifadeler ya da iftira niteliğinde olması, unutulma hakkı talebini destekleyen önemli bir unsurdur.

  • Bilginin güncelliği: Haber veya bilginin güncelliğini yitirmiş olması, talebin kabulünü kolaylaştırır. Eski ve artık geçerliliği kalmamış bilgilerin kaldırılması daha makul görülür.

  • Bilginin önyargıya yol açıp açmaması: Arama sonucundaki bilginin kişi hakkında haksız önyargılara neden olması, unutulma hakkı talebi açısından göz önünde bulundurulan bir faktördür. Kişi hakkında yanlış izlenimler uyandıran içerikler, unutulma hakkının gerekçelerinden biri olabilir.

  • Bilginin kişi açısından risk doğurması: İnternette yer alan bilginin kişi için bir güvenlik riski oluşturması durumunda, içeriğin kaldırılması yönündeki talep daha güçlü bir gerekçe kazanır.

  • Bilginin kişinin kendisi tarafından yayımlanması: İçerik eğer bizzat ilgili kişinin kendisi tarafından internette yayımlandıysa, bu bilginin sonradan kaldırılması talebine daha temkinli yaklaşılır. Kişinin kendi rızasıyla paylaştığı bir bilginin silinmesi talebi, unutulma hakkı kapsamında her zaman kabul görmeyebilir.

  • Bilginin suçla ilişkilisi: İlgili kişiye ait bilginin ciddi bir suçla ilgili olması durumunda kamunun bu bilgiye erişim hakkı dikkate alınabilir. Bu gibi hallerde unutulma hakkı talebi, kamu düzeni veya güvenliği gerekçeleriyle reddedilebilir.

  • Bilginin yayımlanmasının yasal zorunluluğu: İlgili bilginin kanunen yayımlanmasının zorunlu olduğu durumlarda (örneğin resmî ilanlar veya adli sicil kayıtları) arama sonuçlarından çıkarılması mümkün olmayabilir.

  • İçeriğin gazetecilik faaliyeti kapsamında olması: İçeriğin bir gazetecilik faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması durumunda, bu bilgi basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirileceğinden, unutulma hakkı talebi ile basın özgürlüğü arasında ayrıca bir denge gözetilmelidir.

Belirtmek gerekir ki, yukarıdaki kriterler Kurul tarafından bir rehber olarak sunulmuştur ve her somut başvuru kendi koşulları çerçevesinde ayrı ayrı değerlendirilmektedir. Dolayısıyla bu kriterler kesin kurallar olmayıp, unutulma hakkı taleplerinde esnek şekilde uygulanmaktadır.

Yargı Kararlarında Unutulma Hakkı

Yargıtay Kararı (2017)

Yargıtay 19. Ceza Dairesi, 2017 yılında verdiği emsal bir kararda (2016/15510E, 2017/5325 K) internette yayımlanmış eski bir haberle ilgili unutulma hakkının kullanılabileceğine hükmetmiştir. Karara konu olayda, bir internet sitesinde yıllar önce yayımlanan bir haber artık güncelliğini yitirmiştir. Yargıtay, haberin aradan uzun süre geçtikten sonra hâlâ erişilebilir olmasının toplumda yanlış algılara yol açabileceğini, ayrıca haberde adı geçen kişilerin toplum açısından tanınan veya kamusal yetki kullanan kişiler olmadığını vurgulamıştır. Dolayısıyla söz konusu kişilerin geçmişteki suçlarına dair bilgilerin kamu yararına olmadığı belirtilmiştir. Sonuç olarak Yargıtay, bu gibi durumlarda unutulma hakkının ilgili kişilerin itibarını korumak adına, ifade ve basın özgürlüklerine üstün tutulabileceğine karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi Kararı (2016)

Anayasa Mahkemesi de 2016 yılında N.B.B. (2013/5653 nolu) başvurusu hakkında verdiği kararda unutulma hakkını bireyin itibarının korunması yönünde değerlendirmiştir. Bu olayda başvurucu, 1998–1999 yıllarında hakkındaki bir ceza davası sonucunda aldığı adli para cezasına ilişkin basında çıkan haberlerin, ilgili kuruluşun internet arşivinde hâlâ yer almasından şikâyet etmiştir. Aradan yaklaşık 14 yıl geçtiği için söz konusu haberin güncelliğini yitirdiği ve başvurucunun ne siyasi ne de medyatik bir kişiliği olmadığı açıktır. Mahkeme, siyasi veya kamusal bir niteliği olmayan başvurucu hakkında internet ortamında bu eski haberlere kolaylıkla ulaşılabilmesinin başvurucunun şeref ve itibarını zedelediğini tespit etmiştir. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, dijital ortamın unutmayı zorlaştıran etkisini göz önüne alarak, başvurucunun unutulma hakkı kapsamında korunması gerektiğine karar vermiştir. İlgili haberlere erişimin engellenmemesinin, somut olayda, ifade ve basın özgürlükleri ile kişinin manevi bütünlüğünün korunması arasında adil bir denge kuramadığı belirtilmiş ve başvurucu haklı bulunmuştur.

Sonuç: Unutulma Hakkının Önemi ve Geleceği

Sonuç olarak, unutulma hakkı dijital çağda bireylerin mahremiyetini ve itibarını koruması açısından hayati bir önem taşımaktadır. İnternet, hiçbir şeyi unutmayan bir hafızaya sahip olduğu için geçmişte yapılan hataların veya artık güncelliğini yitiren bilgilerin yıllar sonra dahi bir kişinin peşini bırakmama riski vardır. Unutulma hakkı, bireylere kendi dijital geçmişleri üzerinde belli bir kontrol imkânı vererek hatalardan ders alıp hayatlarına devam edebilmeleri için ikinci bir şans sunar.

Geleceğe baktığımızda, unutulma hakkının önemi ve uygulama alanı giderek artacaktır. Birçok ülke, özellikle Avrupa Birliği’nin Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) ile birlikte bu hakkı yasalarında açıkça tanımış ve uygulamaya başlamıştır. Türkiye’de de yargı kararları ve Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun ilkeleri ışığında şekillenen unutulma hakkının, önümüzdeki dönemde daha da somut yasal düzenlemelerle desteklenmesi mümkündür. Dijital dünyadaki verilerin kalıcılığı arttıkça, unutulma hakkının kapsam ve sınırları da yeni teknolojik ve hukuki gelişmelere paralel olarak evrilecektir. Bu süreçte, unutulma hakkının etkin kullanımı ile ifade özgürlüğü ve kamunun haber alma hakkı arasında denge kurma çabaları devam edecektir. Ancak genel eğilim, dijital çağda bireylerin itibarını ve özel hayatını korumak amacıyla unutulma hakkının güçlendirilmesi yönündedir.


Av. Rana Betül GÜMÜŞ

HANYALOĞLU&ACAR HUKUK BÜROSU

bottom of page